close

Videolarınızı hesabınız açıkken izlemeniz durumunda her izlediğiniz ve eklediğiniz videolardan ve etkileşimlerinizden (beğeni, takip vb.) para kazanırsınız.

Up next

Mimar Sinan:

0 Views· 22/02/23
streamer
streamer
2 Subscribers
2

Deprem sadece bizim başımıza gelen bir şey değil. Tüm dünyanın karşı karşıya gelebileceği doğal bir
afet. Örneğin; son 20 yılda Japonya’da 6 ve üzeri şiddetinde en az 28 deprem oldu. Çünkü Japonya
Dünya’nın en aktif yanardağlarının yüzde 10’unun yer aldığı fay hatlarının üzerinde yer alıyor.
Ancak yılda 1000 deprem yaşayan Japonlar, küçük sarsıntıları kafalarına takmıyor. Orta boy
depremleri de soğukkanlılıkla karşılıyorlar. Devasa gökdelenlerde yaşıyorlar. Ve bugün başımıza gelen
felaket senaryosunu artık yaşamıyorlar.
Çünkü 1995 yılında yaşanan yıkıcı depremin ardından ülkede eski binalar güçlendiriliyor. Yeni binalar
ise raylı sistemle inşa ediliyor. Bina yapımında esneme payı denilen bir sistem uygulanıyor. Buna göre
binanın temeline kauçuk tamponlar yerleştiriliyor. Tampon görevi gören sıvılar deprem sırasında
şiddetin azalmasını sağlıyor. Tüm bunların yanında sıkı bir deprem yönetmeliği uygulanıyor ve
deprem veya tsunamiyi haber veren erken bir uyarı sistemi devrede oluyor.
Aksi takdirde yaşanacak acı senaryoların bir felaketle sonuçlanacağının bilincindeler!
Çünkü Japonya, Türkiye gibi hafızalardan silinmeyecek birçok deprem yaşadı. 2011 yılında yaşanan
deprem ve tsunamide 19.000 insan hayatı kaybetti. 1923 yılında yaşanan Tokyo depremi de aynı
şekilde çok acı bir tabloyu gözler önüne sermişti.
Bunlardan ders alan hükümet 2030 yılında Tokyo’yu vuracak olan büyük depreme karşı önlem alıyor.
Bunun için kurulan mekanizmalardan biri de 1952 yılında kurulan ve Japon Meteoroloji Ajansı
bünyesinde yer alan Tsunami Uyarı Sistemi.
Deprem ve tsunami ile savaşmak için birçok Japon bilim insanı ülkeleri gezdi. Şehirlerin mimari
yapısını inceledi. Japon bilim insanlarından oluşan bu heyet 1952 yılında ülkemize geldi.
Bu heyet, Mimar Sinan’ın “kıyamete kadar ayakta kalacağını vaat ettiği” Süleymaniye ve Selimiye
Cami’sini incelediğinde, caminin mükemmel dizaynı karşısında şaşırdılar. 150 yıldan sonra bir binanın
sağlamlığı garanti edilemezken, yaklaşık olarak 470 senelik bir yapının böyle sağlam kalabileceği
üzerinde düşündüler.
Minarelerinin her biri Pisa Kulesi’nden daha uzun olan, kubbesi neredeyse iki tenis kortuna eş değer
olan, bir deprem şehrinde 89 depremde hiç hasar almayan ve sadece 4 kez restore edilen
Süleymaniye Cami’sinin mimarı Koca Sinan’dan öğrenecek çok şey vardı.
O zamanlar kullanılan raylı sistem, İngiliz inşaat mühendisi ve mimar Henry Robinson Palmer
tarafından 1821 yılında İngiltere'de geliştirildi. Japonlar ise raylı sistemi İngiltere ve diğer Avrupa
ülkelerinden etkilenerek kullanmaya başladı. Ancak bu sistemin benzerini ve sağlam bina inşa etme
yöntemlerini 16. yüzyılda çoktan Mimar Sinan bulmuştu…
Depreme karşı anti sismik tasarım, gizemli bir harç formülü ve bilinmeyen bir matematik işlemi
sonucunda çağının ötesine geçen Mimar Sinan; tüm yapılarında yüksek minareler, taşıyıcı sütunu
olmayan büyük kubbeler yapmayı başardı. Bunu tüm camilerinde uyguladı. Ve hepsi hâlâ ayakta!
Peki, Koca Sinan yerçekimine nasıl meydan okumuştu?
Japonlar ilk gökdelenlerini Koca Sinan’ın hangi tekniğinden yararlanarak yapmıştı?
Ülkece göremediğimiz ve uygulayamadığımız Mimar Sinan’ın gizemli teknikleri aslında neydi?

Show more

 0 Comments sort   Sort By


Up next